oturtulmamış

listen to the pronunciation of oturtulmamış
التركية - الإنجليزية
unmourned
{s} unmounted
otur
{f} sitting

Two children are sitting on the fence. - İki çocuk çitin üzerinde oturuyorlar.

The girl sitting at the piano is my daughter. - Piyanoda oturan kız benim kızımdır.

otur
have a seat
otur
sit

An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what? - İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?

May I sit next to you? - Senin yanına oturabilir miyim?

otur
{f} sit down

Do you want to sit down? - Oturmak istiyor musunuz?

Tom and Mary were about to sit down for dinner when John knocked on the door. - John kapıyı çaldığında Tom ve Mary akşam yemeği için oturmak üzerelerdi.

otur
rooms

Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms. - Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.

otur
dwelt
otur
taken a seat
otur
take a seat
otur
{f} abode
otur
{f} dwelling
otur
took a seat
otur
live in

I now live in a very small house. - Şu anda çok küçük bir evde oturuyorum.

We live in the vicinity of the school. - Okula yakın oturuyoruz.

otur
reside

More than half of the residents are opposed to the plan. - Oturanların yarısından daha fazlası plana karşı çıkıyor.

The village had more than a thousand residents. - Köyün binden daha fazla oturanı vardı.

otur
{f} dwell
otur
be seated

Tom motioned them to be seated. - Tom oturmaları için onlara işaret etti.

Please be seated, ladies and gentlemen. - Lütfen oturun, hanımefendiler ve beyefendiler.

otur
sat

He sat in the front so as to be able to hear. - İşitebilmek için önde oturdu.

They sat under a tree. - Bir ağacın altına oturdular.

otur
sit-down

bence daha da şey çğrenin ben daha 4. sınfa gidiom ve daha bilgiliyim.

otur
abided
التركية - التركية

تعريف oturtulmamış في التركية التركية القاموس.

otur
Artvin yöresinde yetiştirilen bir zeytin cinsi
oturtulmamış
المفضلات