O, gür bir sesle ağlamaya başladı.
- She began to cry in a loud voice.
O, yumuşak bir sesle konuştu.
- She spoke with a soft voice.
Tom öğretmeniyle o ses tonuyla konuşmamalıydı.
- Tom ought not to have spoken to his teacher in that tone of voice.
Benimle ne cüretle o ses tonuyla konuşursun!
- How dare you speak to me in that tone of voice!
Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
- There was a scornful note in his voice.
O edilgen çatı değil.
- That is not the passive voice.
O edilgen çatı değil.
- That's not the passive voice.
Some laws ordain, and some attend the choice / Of holy senates, and elect by voice. — John Dryden.