Muhtemelen tekrar belirsiz bir şey söyleyebilir.
- He might possibly say something ambiguous again.
Niobe belirsiz bir karakterdir.
- Niobe is an ambiguous character.
Tom'un cümleleri çok muğlak.
- Tom's sentences are very ambiguous.
Bill Clinton Monica Lewinsky ile olan ilişkisini açıklamak isterken muğlak bir dil kullandı.
- Bill Clinton spoke in ambiguous language when asked to describe his relationship with Monica Lewinsky.