The more danger, the more honor.
- Ne kadar tehlike, o kadar onur.
Honor has not to be won; it must only not be lost.
- Onur kazanılmamalı; o sadece kaybedilmemeli.
To what do I owe the unexpected honour of finding you here in my house?
- Sizi evimde burada bulmanın beklenmedik onurunu neye borçluyum?
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
The prisoner of war bore himself with great dignity.
- Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.
This is the word to regain our dignity.
- Bu, onurumuzu tekrar kazanmak için kelimedir.