You should do the honorable thing and resign.
- Onurlu bir şey yapmalısın ve istifa etmelisin.
In our society, there are both honorable people and swindlers.
- Bizim toplumumuzda, hem onurlu insanlar hem de dolandırıcılar vardır.
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
The lady's behaviour was always dignified.
- Bayanın davranışı her zaman onurluydu.
You're so much more dignified than I am.
- Sen benden çok daha onurluyorsun.
I am very happy and honored to meet you in person.
- Sizinle şahsen tanışmaktan çok mutlu ve onurluyum.
I'm very happy and honored to know you.
- Seni tanımaktan çok mutlu ve onurluyum.
You must choose between honor and death.
- Onur ve ölüm arasında bir seçim yapmalısın.
Then the guest of honor opens them and expresses his or her appreciation.
- Sonra onur konuğu onları açar ve şükranlarını ifade eder.
To what do I owe the unexpected honour of finding you here in my house?
- Sizi evimde burada bulmanın beklenmedik onurunu neye borçluyum?
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
There's nothing any of us can do for Tom now except let him die with dignity.
- Onuruyla ölmesine izin vermek dışında, Tom için artık yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
This is the word to regain our dignity.
- Bu, onurumuzu tekrar kazanmak için kelimedir.