Onun için beklemekten başka yapacak bir şey yoktu.
- There was nothing for it but to wait.
Yapılması gereken bütün şey beklemektir.
- All that is to be done is to wait.
Bekleyiş nihayet bitti.
- The wait is finally over.
Uzun bir bekleyiş olacak.
- It'll be a long wait.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- There were five patients in the waiting room.
Burada beklememen gerekir.
- You shouldn't wait here.
Otobüsü beklerken burada kalmaktansa yürümeyi tercih ederim.
- I prefer to walk rather than stay here waiting for the bus.
Burada kalmak ve bizimle beklemek istemediğinden emin misin?
- Are you sure you don't want to stay here and wait with us?
Lütfen yarım saat bekle.
- Please wait half an hour.
O gelene kadar burada bekleyeceğim.
- I'll wait here until she comes.
Lütfen beş dakika bekleyin.
- Please wait for five minutes.
Çorba ısınıncaya kadar bekleyin.
- Wait till the soup warms.