one who serves another, providing help in some manner

listen to the pronunciation of one who serves another, providing help in some manner
الإنجليزية - التركية

تعريف one who serves another, providing help in some manner في الإنجليزية التركية القاموس.

servant
{i} memur

Ben bir devlet memuruydum. - I was a public servant.

servant
devlet memuru

Ben bir devlet memuruydum. - I was a public servant.

servant
ayvaz
servant
odacı
servant
köle

İmparator, kölelerinden birine kendisini öldürmesini emretti. - The Emperor ordered one of his servants to kill himself.

servant
uşak

İmparatora gelince, o dünyanın hükümdarıdır. Barbarlara gelince, onlar dünyanın uşaklarıdır. - As for the Emperor, he is the ruler of the world. As for the barbarians, they are the servants of the world.

Uşaklar efendilerinin siparişini gerçekleştirmeye çalıştı. - The servants tried to carry out their master's order.

servant
hizmetçi

Bir hizmetçi tutacak kadar zengin. - He is rich enough to keep a servant.

Bir hizmetçi gibi davranırsan, bir hizmetçi gibi davranılırsın. - If you behave like a servant, you'll be treated like a servant.

servant
public servant memur
servant
servant girl hizmetçi kız
servant
kulunuz
servant
yanaşma
servant
servant boy uşak
servant
{i} kul

O sadece Çizmeli Kedi görüntüsünü kullanmak zorunda kaldı. Ben onun sadık uşağıydım. - She just had to use her Puss-In-Boots look and I was her devoted servant.

Kapa çeneni, cehennemin kulu! - Shut up, servant of hell!

servant
fellow servant kapı yoldaşı
servant
{i} hademe
servant
{i} hizmetli
الإنجليزية - الإنجليزية
servant
One who serves
server
one who serves another, providing help in some manner
المفضلات