الإنجليزية - التركية
تعريف one who perceives في الإنجليزية التركية القاموس.
- sentient
- hisseden
- sentient
- duygusal
Başka birinin duygusal bir varlık olduğunu nereden bilirim?
-How do I know that anyone else is a sentient being?
Rakunlar duygusal hale geldi.
-Raccoons have become sentient.
- sentient
- duygun
- sentient
- duygulu
- sentient
- {s} hisli
- sentient
- {s} önsezileri güçlü
- sentient
- duygulu kimse
- sentient
- sezgili
- sentient
- hissederek
- sentient
- akıl
- sentient
- sentiently duyarak
- sentient
- {s} duyarlı
Her duyarlı yaratık şefkati hak ediyor.
-Every sentient creature deserves compassion.
Hayvanlara saygı gösterelim çünkü onlar duyarlı varlıklardır.
-Let's respect the animals, because they are sentient beings.
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف one who perceives في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {n} sentient
one who perceives
التركية النطق
hwʌn hu pırsivzالنطق
/ˈhwən ˈho͞o pərˈsēvz/ /ˈhwʌn ˈhuː pɜrˈsiːvz/
Resimler
السابق
المفضلات