one who expects a decline in prices

listen to the pronunciation of one who expects a decline in prices
الإنجليزية - التركية

تعريف one who expects a decline in prices في الإنجليزية التركية القاموس.

bear
{f} taşımak

Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır. - This deposit bears three percent interest.

O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır, - She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.

bear
{i} ayı

Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu. - Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.

Bir ayı ağaca tırmanabilir. - A bear can climb a tree.

bear
ayıya benzer hayvan
bear
doğurmak, dünyaya getirmek
bear
borsada fiyatlar düşecek ümidiyle ilerde alacağı tahvil ve senetleri evvelden satan kimse
bear
{f} (bore/eski bare, borne)
bear
{f} sineye çekmek

Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu. - Tom had no choice but to grin and bear it.

bear
vurguncu
bear
aklında olmak
bear
uygun olmak
bear
(Finans) Borsa spekülatörü
bear
{f} götürmek
bear
{f} hazmetmek
bear
{f} getirmek
bear
(fiil) taşımak; katlanmak, çekmek, sineye çekmek, üstlenmek, gütmek (kin), hazmetmek, dişini sıkmak; götürmek, getirmek, vermek, dönmek; değmek, sapmak, yönelmek; spekülasyon yapmak, borsa fiyatlarını düşürmek; duymak (sevgi); doğurmak
bear
{f} spekülasyon yapmak
bear
{f} dişini sıkmak
bear
{f} borsa fiyatlarını düşürmek
bear
spekülatör,v.taşı: n.ayı
bear
{f} taşımak; kaldırmak: It won't bear your weight. Senin ağırlığını kaldırmaz. They have the right to bear arms
الإنجليزية - الإنجليزية
bear
One who expects
expecter
one who expects a decline in prices

    الواصلة

    one who expects a de·cline in prices

    التركية النطق

    hwʌn hu îkspeks ı dîklayn în praysız

    النطق

    /ˈhwən ˈho͞o əkˈspeks ə dəˈklīn ən ˈprīsəz/ /ˈhwʌn ˈhuː ɪkˈspɛks ə dɪˈklaɪn ɪn ˈpraɪsəz/
المفضلات