one who carries an errand, for another

listen to the pronunciation of one who carries an errand, for another
الإنجليزية - التركية

تعريف one who carries an errand, for another في الإنجليزية التركية القاموس.

messenger
ulak
messenger
haber götüren kimse
messenger
(Denizbilim) mesenjer
messenger
müstahdem
messenger
elçi

Ben sadece bir elçiyim. - I'm just a messenger.

Hey, beni suçlama. Ben sadece elçiyim. - Hey, don't blame me. I'm just the messenger.

messenger
(Denizbilim) el incesi
messenger
{i} haberci

Yunan mitolojisinde Zeus'un oğlu Hermes, tanrıların habercisidir. - In Greek mythology, Hermes, the son of Zeus, is the messenger of the gods.

Merkür tanrıların habercisiydi. - Mercury was the messenger of the gods.

messenger
{i} kurye

Kendim gitmek yerine bir kurye gönderdim. - Instead of going myself, I sent a messenger.

messenger
(Askeri) HABERCİ: Bir haberi, bir yerden başka bir yere götüren şahıs
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} messenger
one who carries
{i} toter
one who carries an errand, for another
المفضلات