Taraftarları korkuyorlardı.
- His supporters were afraid.
Onlar İngiliz taraftarlarına Muhafazakarlar adını verdiler.
- They called British supporters Tories.
Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- Your father's friends aren't his only supporters.
Sadece Esperantist'ler değil fakat aynı zamanda Esperanto destekçileri de kongreye katılabilirler.
- Not only Esperantists, but also supporters of Esperanto may participate in the Congress.
Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- Your father's friends aren't his only supporters.
Sadece Esperantist'ler değil fakat aynı zamanda Esperanto destekçileri de kongreye katılabilirler.
- Not only Esperantists, but also supporters of Esperanto may participate in the Congress.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- Your father's friends aren't his only supporters.