Romanın son sayfasını henüz okumadım.
- I haven't read the final page of the novel yet.
Bu sayfadaki her sözcüğü biliyorum.
- I know every word on this page.
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
- Tom flipped through the pages of the magazine.
IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.
- The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content.