Birbirlerine hediyeler verirler.
- They give presents to one another.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Alan Tate ve ben bir süre birbirimize baktık.
- Alan Tate and I looked at one another for a while.
Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
- It is our duty to help one another.
Üç sırtlan birbirlerini ikna etmeye çalışarak bir daire içinde oturdu.
- The three hyenas sat in a circle, reasoning with one another.
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
- The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
Tüm yapabileceğiniz birbirinize güvenmektir.
- All you can do is trust one another.
İnsanlar birbirinin uğruna var olurlar.
- Men exist for the sake of one another.
Tom ve Mary birbirine bağlıdır.
- Tom and Mary depended on one another.
İki cadde birbirine paralel çalışır.
- The two streets run parallel to one another.
Rainy days seemed to follow one another all summer.