one of the curved ends of a crescent; esp

listen to the pronunciation of one of the curved ends of a crescent; esp
الإنجليزية - التركية

تعريف one of the curved ends of a crescent; esp في الإنجليزية التركية القاموس.

horn
{i} boynuz

General boğayı boynuzlarından tuttu ordusunu felaketten kurtardı. - The general took the bull by the horns and saved his army from disaster.

Tom boynuz çerçeveli gözlük takar. - Tom wears horn-rimmed glasses.

horn
{i} korna

Bir korna sesi duydum. - I heard a horn honking.

Tom arabanın kornasını birkaç kez çaldı. - Tom honked the car's horn several times.

horn
{i} anten
horn
{i} ırmak
horn
{i} bolluk simgesi
horn
{i} haliç kolu
horn
{i} boru

Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı. - Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.

horn
klakson
horn
{i} kap burnu
horn
{i} müz. boru
horn
boynuz koymak
horn
boynuz şekli vermek
horn
horn in argo bir işe burnunu sokmak
horn
(Askeri) DİRSEK: Bir uçağın istikamet ve yükseklik dümenleri veya kanatçıkları üzerinde, kontrol kablo veya çubuğun takıldığı, kısa manivela
horn
(İnşaat) korna, düdük
horn
(fiil) boynuzlamak, toslamak, boynuz gibi yapmak
horn
{f} toslamak
الإنجليزية - الإنجليزية
horn