Bir kez daha deneyelim.
- Let's try one more time.
Ağzını bir kez daha açarsan seni pataklayacağım!
- Open your mouth one more time and I will beat you up!
Ben bunu sana sadece bir kez soracağım, Tom.
- I'm only going to ask you this one time, Tom.
Kanada'da bir kez bulundum.
- I've been to Canada one time.
Klinik, bir seferde hasta başına iki ziyaretçiye izin verdi.
- The clinic allowed only two visitors per patient at any one time.
Ben dışarıya bir seferde kaç tane kitap alabilirim?
- How many books can I take out at one time?
Tom şimdi Mary ile evli ama o vaktiyle Alice ile evliydi.
- Tom is married to Mary now, but at one time he was married to Alice.
... >>Kevin Allocca: Let's hear it one more time for Taylor Swift. ...