onaylı

listen to the pronunciation of onaylı
التركية - الإنجليزية
{s} certified

After a long wait in line, she was told she should get a certified copy of her birth certificate as identification. - Uzun bir bekleyişten sonra, ona kimlik olarak onun doğum belgesinin onaylı bir nüshasını alması gerektiği söyleniyor.

{s} approved
approved; ratified; certified
confirmed
approved, certified
certificated
verified
recognized
onay
{i} confirmation

Hello, I have a reservation, my name is Kaori Yoshikawa. Here is the confirmation card. - Merhaba, benim bir rezervasyonum var, adım Kaori Yoshikawa. İşte onay kartı.

Please let me know the confirmation number you were told when you reserved the room. - Lütfen odayı ayırttığında sana söylenilen onay numarasını bana bildir.

onay
{i} assent

Even Tom gave his assent. - Tom bile onayını verdi.

onaylı çek
(Ticaret) certified cheque
onay
{i} approve

They don't seem to approve of the plan. - Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.

I approve the suggestion. - Ben, öneriyi onaylıyorum.

onay
{i} OK
onay
acknowledgement
onay
certify
noter onaylı
notarised
onay
(Tıp) retrospective validation
onay
favor
onay
verification
onay
(Kanun,Ticaret) attest
onay
recognition
onay
countersign
onay
(Bilgisayar) approved by
onay
(Bilgisayar) check

Please endorse this check. - Lütfen bu çeki onayla.

onay
favour
onay
(Kanun) attestation
onay
endorse

Please endorse this check. - Lütfen bu çeki onayla.

We certainly don't endorse that. - Kesinlikle onu onaylamıyoruz.

onay
(Kanun) absorption
onay
(Tıp) ongoing validation
onay
(Tıp) concurrent validation
onay
(Tıp) validation
onay
okay
onay
countenance
onay
endorsement
onay
approbation
onay
ratification
onay
endorsement in full
onay
homologation
onay
{i} sanction

It is necessary to obtain the sanction of the authorities to enter this building. - Bu binaya girmek için yetkililerin onayını almak gereklidir.

Tom will never sanction this. - Tom bunu asla onaylamaz.

noter onaylı
Notarized
onay
validating

Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation. - Kızgın bir müşterinin duygularını onaylama durumun yatıştırılmasında etkili bir yoldur.

onay
approval

She wants her mother's approval. - O annesinin onayını ister.

I asked for their approval. - Ben onların onayını istedim.

belgenin onaylı örneği
(Hukuk) certified true copy (of)
noter onaylı tercüme
notary certified translation
noter onaylı tercüme
(Ticaret) notary endorsed translation
noter onaylı tercüme
(Ticaret) notarized translation
noter onaylı çeviri
notary certified translation
onay
backing
onay
acknowledgment
onay
indorsement
onay
approval, approbation, consent, assent, okay, OK
onay
(Hukuk) ratification, certificate, imprimatur, approval
onay
vise
onay
confirm

I will confirm my plane reservation. - Uçak rezervasyonumu onaylayacağım.

I have a reservation, my name is Kaori Yoshikawa. Here's my confirmation card. - Bir rezervasyonum var, benim adım Kaori Yoshikawa. İşte benim onay kartım.

onay
certification
onay
legitimation
onay
affirmation
onay
visa
onay
{i} seal
resmi onaylı suret
exemplification
resmi onaylı suretini çıkarmak
exemplify
tarihli ve onaylı
given
التركية - التركية
musaddak
ONAYLI
Onaylanmış olan, tasdik edilmiş
onay
Uygun bulma, tasdik
onaylı
المفضلات