Eğer şimdi başlarsan vaktinde varman gerekir.
- You ought to be on time if you start now.
Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
- Only a few people showed up on time.
Sen tam zamanında geldin.
- You're right on time.
Oyun tam zamanında başladı.
- The play began exactly on time.
Zamanında olmak istiyorsan, 11:00'e kadar orada olmalısın.
- If you want to be on time, you should be there by 11 o'clock.
Uçak zamanında kalktı.
- The airplane took off on time.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
The train arrived on time for the first time this week.
... teed up people, we've just run out of time for questions. ...
... time that's happened since 1979, when ' when we have four Americans killed there, when ...