Duvar dış tarafta beyaz ve içeride yeşil.
- The wall is white on the outside and green on the inside.
Kalenin dış tarafı beyaza boyandı.
- The outside of the castle was painted white.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
Bunu dışarı götürelim mi?
- Shall we take this outside?
TV izleme yerine dışarıda oynayın.
- Play outside instead of watching TV.
Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
- Could we have a table outside?
Onlar evlerimizin dışına bomba yerleştirdiler.
- They planted bombs outside our homes.
Tom'un arabasını deponun dışına park edilmiş gördüm.
- I saw Tom's car parked outside the warehouse.
Lütfen çöpünü dışarıdaki çöp kutularına koy.
- Please put your waste in the bins outside.
Tom dışarıdaki insanların sesini duyabildi.
- Tom could hear the sound of people outside.
... spending that's outside of that which we spend on national security, including--including ...
... So the problem is not outside of Washington. ...