Tom couldn't have been any older than thirteen at the time.
- Tom o zamanda on üçten daha yaşlı olamazdı.
A time bomb went off in the airport killing thirteen people.
- Havaalanında saatli bir bomba patladı, on üç kişi öldü.
Tom and Mary have been happily married for thirteen years.
- Tom ve Mary'nin on üç yıllık mutlu bir evlilikleri var.