on; to

listen to the pronunciation of on; to
الإنجليزية - التركية

تعريف on; to في الإنجليزية التركية القاموس.

on to
üzerine

Uçuş görevlisi Tom'un üzerine sıcak kahve döktüğü için özür diledi. - The flight attendant apologized for spilling hot coffee on Tom.

1998'de Tom'un ölümü üzerine, Mary, onun meziyetlerini öven bir konuşma yaptı. - On Tom's death in 1998, Mary paid tribute to his personal qualities.

on to
üstüne

Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir. - A house is built on top of a solid foundation of cement.

Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu. - Tom put his wallet on top of the dresser.

on to
haberdar
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف on; to في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

on to
Used to indicate, or signpost, logical progression to a new topic in a talk or discourse

Let's go on to item 3 in the list.

on; to
المفضلات