oluşmuş

listen to the pronunciation of oluşmuş
التركية - الإنجليزية
comprised
consisted

The Beatles consisted of four musicians. - The Beatles, dört müzisyenden oluşmuştur.

composed

The United States is composed of 50 states. - Birleşik Devletler 50 eyaletten oluşmuştur.

oluş
presence
oluş
(Dilbilim) process
oluş
existence

The earth came into existence about five thousand million years ago. - Dünya yaklaşık beş bin milyon yıl önce oluştu.

Malaysia came into existence in 1957. - Malezya 1957'de oluştu.

oluş
consist of

How many people does this ship's crew consist of? - Bu geminin mürettebatı kaç kişiden oluşur?

Genes consist of a specific sequence of DNA. - Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.

oluş
compose of
oluş
being

Liberty consists of being able to make everything as harmless as possible. - Özgürlük her şeyi mümkün olduğu kadar zararsız yapabilmekten oluşur.

Do you know who brought that team into being? - O takımı kimin oluşturduğunu biliyor musun?

oluş
comprise of
oluş
consist

The Beatles consisted of four musicians. - The Beatles, dört müzisyenden oluşmuştur.

This class consists of 15 boys and 28 girls. - Bu sınıf 15 erkekten ve 28 kızdan oluşuyor.

oluş
{f} comprised

My house is comprised of these four rooms. - Benim evim bu dört odadan oluşur.

Food is comprised of protein, carbohydrates, and fats. - Yiyecek, protein, karbonhidrat ve yağlardan oluşur.

oluş
procession
oluş
composed

The USA is composed of 50 states. - ABD 50 tane devletten oluşur.

All life is based on chemistry and all living things are composed of chemical compounds. - Tüm yaşam kimyaya dayalıdır ve yaşayan her şey kimyasal bileşiklerden oluşur.

birkaç parçadan oluşmuş
sectional
borulardan oluşmuş
tubular
bölümlerden oluşmuş
episodic
dolomiden oluşmuş dağlar
the dolomites
elektrikle oluşmuş
electro
iki kelimeden oluşmuş sözcük
portmanteau word
iki uzun heceli sözcükten oluşmuş
(ölçü) spondaic
kendi kendine oluşmuş
self-created
oluş
existence, being; genesis, formation
oluş
occurrence
oluş
way of coming into being; becoming, coming into being, genesis, formation
oluş
consisted

Goethe's personal vocabulary consisted of about eighty thousand words. - Goethe'nin kişisel sözcük dağarcığı neredeyse seksen bin sözcükten oluşuyordu.

The patients in this study consisted of 30 males and 25 females. - Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.

oluş
becoming
parçalardan oluşmuş
fragmental
suyun etkisi ile oluşmuş
neptunian
التركية - التركية
oluşmuş
المفضلات