She is a second-rate singer at best.
- Olsa olsa o, ikinci sınıf bir şarkıcı.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
Even if he's very nice, I don't really trust him.
- Çok kibar olsa bile ona kesinlikle güvenmiyorum.
She will come even if she is tired.
- O, yorgun olsa bile gelecektir.
I am quite willing to do anything for you.
- Senin için ne olsa yapmaya hazırım.
Anyhow it will be a good idea to hurry up.
- Nasıl olsa acele etmek iyi bir fikir olacak.
He could not refrain from smiling, though with a slight sense of guilt.
- Hafif bir suçluluk duygusu olsa da o kendini gülmekten alamadı.
Even though it's optional, you should still do the homework.
- Bu, isteğe bağlı olsa da hala ev ödevini yapman gerekiyor.
Anybody could do this.
- Bunu kim olsa yapabilir.
Anyway, I don't like it.
- Nasıl olsa, ondan hoşlanmıyorum.
I would've done that anyway.
- Nasıl olsa onu yapardım.
The boy's expression showed his disappointment, but even so he looked up at our faces with a glimmer of hope.
- Çocuğun ifadesi hayal kırıklığını gösterdi, ama öyle olsa bile o umut ışığı ile yüzümüze baktı.
Even so, you are a human.
- Öyle olsa bile, sen bir insansın.
Even though it's small, it's still a great car.
- Küçük olsa bile hala harika bir arabadır.
Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
- Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
Even though it's optional, you should still do the homework.
- Bu, isteğe bağlı olsa da hala ev ödevini yapman gerekiyor.
Even though Tom is quite ugly, Mary still fell in love with him.
- Tom oldukça çirkin olsa da, Mary hala ona aşık.