Something must have happened to him on the way.
- Yolda ona bir şey olmuş olmalı.
I think something may have happened to Tom.
- Sanırım Tom'a bir şey olmuş olabilir.
I don't know what has become of the boy.
- Bu çocuğa neler olmuş bilmiyorum.
Mary has always been left-leaning, but since she's got a seat in parliament for the Left Party, she has become a media star with her radical critique of capitalism.
- Mary her zaman sol eğilimli olmuştur, ama o Sol Parti için mecliste bir koltuğa sahip olduğundan beri, o, radikal kapitalizm eleştirisi ile bir medya yıldızı oldu.
Tom seemed to regret what he had done.
- Tom yaptıklarından pişman olmuş gibi görünüyordu.