I am proud of being a doctor.
- Doktor olmaktan gururluyum.
On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.
- İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.
I don't want anything happening to you.
- Sana bir şey olmasını istemiyorum.
I wish things like this would quit happening.
- Keşke böyle şeylerin olması dursa.
Poor health prohibited him from traveling.
- Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu.
The law prohibits minors from smoking.
- Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.
It is correct to say that psychological readiness is important in this therapy.
- Bu terapide, psikolojik olarak hazır olmanın gerekliliğini söylemek doğru olur.
He felt that something was about to happen.
- Bir şey olmak üzere olduğunu hissetti.
Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.
- Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
Would you like to become a trusted user?
- Güvenilir bir kullanıcı olmak istiyor musunuz?
That girl wanted to become a movie star.
- O kız bir film yıldızı olmak istiyordu.
He's not fit to be a teacher.
- O bir öğretmen olmak için uygun değil.
I don't think you're fit to be a teacher here.
- Burada öğretmen olmak için uygun olduğunu sanmıyorum.
I want to get a haircut before I go on the trip.
- Yolculuğa çıkmadan önce saç tıraşı olmak istiyorum.
He won't go on to graduate school.
- Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
Tom has what it takes to be a good teacher.
- Tom, iyi bir öğretmen olmak için gereken niteliklere sahip.
It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
- Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.
Tom checked to make sure the gas was turned off.
- Tom gazın kapalı olduğundan emin olmak için kontrol etti.
It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now?
- Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?
Tom was happy to be home after being away for so long.
- Tom uzun süre uzaklarda bulunduktan sonra evde olmaktan mutluydu.
Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
- Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
He tried hard only to find that he was not fit for the job.
- Yalnızca onun iş için uygun olmadığını bulmak için çok çabalıyordu.
Tom has trouble fitting in.
- Tom'un uygun olma sorunu var.
Tom looked around to make sure nothing else was happening.
- Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına baktı.
Tom doesn't like being around children because he's always afraid of catching a cold from one of them.
- Tom onlardan birinden her zaman soğuk algınlığı kapmaktan korktuğu için çocukların etrafında olmaktan hoşlanmaz.
I want to make sure that I don't catch the flu.
- Gribe yakalanmayacağımdan emin olmak istiyorum.
Can you at least pretend you want to be here?
- Sen en azından senin burada olmak istediğini taklit edebilir misin?
I don't know what's worse: being stupid or pretending to be stupid.
- Hangisinin daha kötü olduğunu bilmiyorum: aptal olmak mı yoksa aptalmış gibi yapmak mı?
Why did that have to happen to me?
- Bu bana neden olmak zorundaydı.
Why did that have to happen to us?
- Bu bize neden olmak zorundaydı?
A man decides he wants to be king; thousands of people die shortly thereafter as a result of this desire.
- Bir adam kral olmak istediğine karar verir; çok geçmeden bu arzunun sonucu olarak binlerce insan ölür.
The result was far from being satisfactory.
- Sonuç tatmin edici olmaktan uzaktı.
Do we have to be so formal?
- Bu kadar resmî olmak zorunda mıyız?
Tom came here to help us fill out these forms.
- Tom bizim bu formları doldurmamıza yardımcı olmak için buraya geldi.
You must be in possession of a valid ticket.
- Geçerli bir bilete sahip olmalısın.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
Tom can't get a job because he doesn't have any experience, but he can't acquire experience because he can't get a job.
- Tom yeterli bir deneyime sahip olmadığı için bir iş bulamıyor fakat o bir iş bulamadığı için deneyim edinemiyor.
It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano.
- Piyano çalarken büyük ellere sahip olmak küçük ellere sahip olmaktan daha iyidir.
I've always wanted to get my hands on one of these.
- Her zaman bunlardan birine sahip olmak istedim.
A nuclear war will bring about the destruction of mankind.
- Bir nükleer savaş, insanlığın yok olmasına neden olacak.
Men do not exist in this world to become rich, but to become happy.
- Bu dünyada erkekler zengin olmak için değil, mutlu olmak için var olurlar.
Eat your vegetables so that you will grow up to be big and strong.
- Büyük ve güçlü olmak için büyüyebilesin diye sebzelerini ye.
When I grow up, I want to be an English teacher.
- Büyüyünce, bir İngilizce öğretmeni olmak istiyorum.
Christine stayed in the shade all day, because she didn't want to get a sunburn.
- Christine tüm gün gölgede kaldı, çünkü güneş yanığı olmak istemiyordu.
Tom felt like getting drunk.
- Tom'un canı sarhoş olmak istedi.
Güzelim diye mağrur olma, tez savar vakti şebab.(Güzellik gelip geçicidir.).
It must be nice to have friends in high places.
- Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
Would you like to have dinner with me tonight?
- Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
She promised her father to be in time for lunch.
- O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
I wouldn't like to be in Tom's shoes.
- Tom'un yerinde olmak istemem.