older; superior

listen to the pronunciation of older; superior
الإنجليزية - التركية

تعريف older; superior في الإنجليزية التركية القاموس.

senior
{i} üst

O hükümette üst düzey bir konuma sahiptir. - She holds a senior position in the government.

Tom üst düzey bir yöneticidir. - Tom is a senior executive.

senior
{s} yaşça büyük
senior
yaşça daha büyük
senior
(Ticaret) emektar

Tabii, birçok emektar vatandaş emeklilikten memnundur. - Of course, many senior citizens are happy with retirement.

senior
{i} büyük
senior
kıdemlilik
senior
daha yaşlı olan kişi
senior
son sınıfa ilişkin
senior
kıdemli kişi
senior
{s} yaşlı

Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti. - The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.

Biletler yetişkinler için 5 dolar ve yaşlılarla çocuklar için 2 dolardır. - Tickets are $5 for adults, and $2 for senior citizens and children.

senior
{s} son sınıfla ilgili
senior
(Askeri) KIDEMLİ ÜST: Hizmet süresi diğerlerinden fazla olan; sınıflandırmalarda esas olarak alınan tipe nazaran ileri derecede bulunan
senior
{i} baba
senior
{s} daha yaşlı
senior
{i} son sınıf öğrencisi

Tom, son sınıf öğrencisi iken sınıf başkanıydı. - Tom was class president when he was a senior.

Hyogo Üniversitesinde son sınıf öğrencisiyim. - I am a senior at Hyogo University.

senior
senior citizen yaşlı kimse
senior
senior high school
senior
{i} kıdemli kimse
الإنجليزية - الإنجليزية
senior
older; superior
المفضلات