Try to see things as they really are.
- Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
Tom often has trouble remembering things.
- Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
The 1990's saw various incidents.
- 1990'lar çeşitli olayları gördü.
Such incidents are quite common.
- Bu gibi olaylar oldukça yaygındır.
The events unfolded just as she predicted.
- Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.
She sat in the chair all day, thinking of past events.
- Bütün gün sandalyede oturdu, geçmiş olayları düşündü.
A rainbow is one of the most beautiful phenomena of nature.
- Bir gökkuşağı doğanın en güzel olaylarından biridir.
Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
- Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
It is easy to be wise after the event.
- Olaydan sonra akıllı olmak kolaydır.
Her debut was the biggest social event of the season.
- Onun sahneye ilk çıkışı mevsimin en büyük sosyal olayı idi.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
The 1990's saw various incidents.
- 1990'lar çeşitli olayları gördü.
She is wrong in nine cases out of ten.
- O, on olayın dokuzunda hatalıdır.
I'm going to investigate this case.
- Bu olayı araştıracağım.
Mathematics is the foundation of all exact knowledge of natural phenomena.
- Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.
A rainbow is one of the most beautiful phenomena of nature.
- Bir gökkuşağı doğanın en güzel olaylarından biridir.
It was an embarrassing episode.
- Utanç verici bir olaydı.
Given the circumstances, it was inevitable that such an incident should take place.
- Şartlar göz önüne alındığında, böyle bir olayın gerçekleşmesi kaçınılmazdı.
Wait until all the facts in the case are known.
- Olay hakkındaki tüm gerçekler bilinene kadar bekleyin.
The fact proves his honesty.
- Olay onun dürüstlüğünü kanıtlıyor.
This is an actual happening.
- Bu gerçek bir olaydır.
You don't need to worry about that happening.
- O olay hakkında endişelenmenize gerek yok.
This is Mary's first experience of a death in the family.
- Bu, Mary'nin ailedeki ilk ölüm olayıdır.
Tom had a similar experience.
- Tom benzer bir olay yaşadı.
The teacher tried to interest the students in current events.
- Öğretmen güncel olaylara öğrencilerin dikkatini çekmeye çalıştı.
If Tom would learn to be a little more positive about things, people would probably like him a bit more.
- Tom olaylar hakkında biraz daha olumlu olmayı öğrense, büyük olasılıkla insanlar ondan biraz daha hoşlanır.
We see things differently, according to whether we are rich or poor.
- Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
The police took some pictures of the scene of the accident.
- Polisler olay yerinin birkaç fotografını çekti.
What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Bu kazada beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine bu kadar çabuk gelmeleri.
What's the big occasion today?
- Bugünkü büyük olay nedir?
That occurrence is inevitable.
- O olay kaçınılmazdır.
That is the common occurrence in Japan.
- O, Japonya'da yaygın olaydır.
Acid rain is not a natural phenomenon.
- Asit yağmuru bir doğa olayı değildir.
A rainbow is a natural phenomenon.
- Bir gök kuşağı doğal bir olaydır.
The scene of the car accident was a horrifying sight.
- Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı.
What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
They are going to investigate the affair.
- Onlar olayı araştıracak.