You don't have to be very old to remember that event.
- O olayı hatırlaman için çok yaşlı olmana gerek yok.
Her debut was the biggest social event of the season.
- Onun sahneye ilk çıkışı mevsimin en büyük sosyal olayı idi.
He described the incident in detail.
- O, olayı ayrıntılı olarak açıkladı.
Years intervene between the two incidents.
- İki olay arasında yıllar geçer.
He had nothing to do with the case.
- Onun olayla bir ilgisi yoktu.
I'm going to investigate this case.
- Bu olayı araştıracağım.
Tom believes in paranormal phenomena.
- Tom normal ötesi olaylara inanıyor.
Mathematics is the foundation of all exact knowledge of natural phenomena.
- Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.
It was an embarrassing episode.
- Utanç verici bir olaydı.
Given the circumstances, it was inevitable that such an incident should take place.
- Şartlar göz önüne alındığında, böyle bir olayın gerçekleşmesi kaçınılmazdı.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
The fact proves his honesty.
- Olay onun dürüstlüğünü kanıtlıyor.
The story was full of marvelous happenings.
- Hikaye hayret verici olaylarla doluydu.
You don't need to worry about that happening.
- O olay hakkında endişelenmenize gerek yok.
This is Mary's first experience of a death in the family.
- Bu, Mary'nin ailedeki ilk ölüm olayıdır.
This experience has changed me.
- Bu olay beni değiştirdi.
We see things differently, according to whether we are rich or poor.
- Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
Try to see things as they really are.
- Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
The police took some pictures of the scene of the accident.
- Polisler olay yerinin birkaç fotografını çekti.
What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Bu kazada beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine bu kadar çabuk gelmeleri.
What's the big occasion today?
- Bugünkü büyük olay nedir?
Needless to say, theft was a rare occurrence.
- Söylemeye gerek yok, hırsızlık nadir bir olaydı.
That occurrence is inevitable.
- O olay kaçınılmazdır.
A rainbow is a natural phenomenon.
- Bir gök kuşağı doğal bir olaydır.
Acid rain is not a natural phenomenon.
- Asit yağmuru bir doğa olayı değildir.
What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.
She described the scene in detail.
- Olay yerini detaylı olarak tanımladı.
He expressed regret over the affair.
- Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.
They are going to investigate the affair.
- Onlar olayı araştıracak.