You don't have to be very old to remember that event.
- O olayı hatırlaman için çok yaşlı olmana gerek yok.
Her debut was the biggest social event of the season.
- Onun sahneye ilk çıkışı mevsimin en büyük sosyal olayı idi.
The incident took place at midnight.
- Olay gece yarısı gerçekleşti.
He described the incident in detail.
- O, olayı ayrıntılı olarak açıkladı.
We had to call in social services. This was obviously a case of child neglect.
- Sosyal hizmetleri aramak zorunda kaldık. Bu apaçık bir çocuk ihmali olayıydı.
She is wrong in nine cases out of ten.
- O, on olayın dokuzunda hatalıdır.
Tom believes in paranormal phenomena.
- Tom normal ötesi olaylara inanıyor.
Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
- Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
It was an embarrassing episode.
- Utanç verici bir olaydı.
Given the circumstances, it was inevitable that such an incident should take place.
- Şartlar göz önüne alındığında, böyle bir olayın gerçekleşmesi kaçınılmazdı.
The fact proves his honesty.
- Olay onun dürüstlüğünü kanıtlıyor.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
I couldn't have predicted this happening.
- Ben bu olayı tahmin edemezdim.
You don't need to worry about that happening.
- O olay hakkında endişelenmenize gerek yok.
Tom had a similar experience.
- Tom benzer bir olay yaşadı.
This is Mary's first experience of a death in the family.
- Bu, Mary'nin ailedeki ilk ölüm olayıdır.
Tom often has trouble remembering things.
- Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
We see things differently, according to whether we are rich or poor.
- Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.
The police took some pictures of the scene of the accident.
- Polisler olay yerinin birkaç fotografını çekti.
What's the big occasion today?
- Bugünkü büyük olay nedir?
Needless to say, theft was a rare occurrence.
- Söylemeye gerek yok, hırsızlık nadir bir olaydı.
That occurrence is inevitable.
- O olay kaçınılmazdır.
Lightning is an electrical phenomenon.
- Şimşek, elektriksel bir olaydır.
Acid rain is not a natural phenomenon.
- Asit yağmuru bir doğa olayı değildir.
A crowd gathered at the scene.
- Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
There was no evidence against him found at the scene.
- Olay yerinde bulunduğuna dair ona karşı herhangi bir kanıt yoktu.
He expressed regret over the affair.
- Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.
He denied having been involved in the affair.
- O, olaya karıştığını inkar etti.