okutman

listen to the pronunciation of okutman
التركية - الإنجليزية
lecturer

Don't you just hate unorganized lecturers? - Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz?

When the lecturer turned round, he sneaked out of the classroom. - Okutman döndüğünde o gizlice sınıftan kaçtı.

instructor
instructress
lecturer (in a university)
prelector
(üniv.) docent
docent
teachtext
lecture

Specifically, I'm a university lecturer. - Özellikle, ben bir üniversite okutmanıyım.

Don't you just hate unorganized lecturers? - Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz?

{i} reader
instruct
التركية - التركية
Üniversitede yabancı dil, Türkçe ve inkılâp tarihi gibi ortak, zorunlu dersleri öğretmek için görevlendirilen, uygulamalı çalışmaları yöneten öğretim elemanı, lektör
lektör
okutman
المفضلات