تعريف okumak في التركية الإنجليزية القاموس.
- read
It is easy for me to read this book.
- Bu kitabı okumak benim için kolay.
This story is short enough to read in one lesson.
- Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- make out
- (Bilgisayar) retrieve
- say
Tom says he wants to study French.
- Tom Fransızca okumak istediğini söylüyor.
Why should Japanese people have to study English? Foreigners should have to study Japanese! What you say makes sense!
- Japon halkı neden İngilizce okumak zorunda olmalı? Yabancılar Japonca okumak zorunda olmalı! Söylediğin mantıklı geliyor!
- sing
- con
Tom put on his glasses to read the contract.
- Tom sözleşmeyi okumak için gözlüğünü taktı.
Tom took his time reading the contract.
- Tom sözleşmeyi okumak için zaman ayırdı.
- to read; to study; to sing; (dua) to say; to decipher; to understand
- slang to swear at, give (someone) down the country
- to read; to be able to read
- announce
- prov. to invite (someone)
- to study, attend school
- to incant a spell over
- to sing; to chant, recite
- (dua) say
- (şiir) sing
- peruse
- study
What do you want to study at college?
- Üniversitede ne okumak istiyorsun?
Why do you want to study abroad?
- Neden yurtdışında okumak istiyorsun?
- okuma
- reading
I prefer reading to writing.
- Okumayı yazmaya tercih ederim.
I like reading American novels.
- Amerikan romanları okumayı severim.
- meydan okumak
- (Hukuk) challenge
I enjoyed the challenge.
- Meydan okumaktan zevk aldım.
I didn't mean to challenge your authority.
- Ben senin otoritene meydan okumak istemedim.
- okul okumak
- Study
- meydan okumak
- defy
- okuma
- (dikkatle) perusal
- belâ okumak
- damn
- oku
- read
I never read that book.
- O kitabı hiç okumadım.
Some read books just to pass time.
- Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
- ezan okumak
- to recite the azan
- ezberden okumak
- recite
- tekrar okumak
- reread
- yeniden okumak
- reread
- üniversite okumak
- study in university
- bela okumak
- curse
- dudak okumak
- lip-read
- ezbere okumak
- (Muzik) recite
- gazete okumak
- read newspaper
- kitap okumak
- read book
Tom does nothing but read books on Sundays.
- Tom Pazar günleri kitap okumaktan başka hiçbir şey yapmaz.
He goes to the library to read books.
- Kitap okumak için kütüphaneye gider.
- kitap okumak
- read a book
I just want to relax in the park and read a book.
- Ben sadece parkta dinlenmek ve bir kitap okumak istiyorum.
I want to stay home and read a book.
- Evde kalmak ve bir kitap okumak istiyorum.
- lanet okumak
- damn
- meydan okumak
- (deyim) fly in the face of
- meydan okumak
- (Konuşma Dili) fling down a challenge
- okuma
- (Bilgisayar) not read
I have not read all the books.
- Bütün kitapları okumadım.
I've not read today's paper yet.
- Ben henüz bugünkü gazeteyi okumadım.
- papaz olmak için okumak
- study for the ministry
- prova okumak
- proofread
- sesli okumak
- read aloud
- sesli okumak
- read-out
- tekrar okumak
- read back
- tekrar okumak
- re read
- oku
- {f} reading
I'm reading the New York Times.
- New York Times'ı okuyorum.
Students should develop their reading skills.
- Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
- okuma
- readout
- okuma
- read
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
I never read that book.
- O kitabı hiç okumadım.
- okuma
- study
I made a decision to study abroad.
- Yurtdışında okumaya karar verdim.
My decision to study abroad surprised my parents.
- Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- meydan okumak
- brave
- hızlı okumak
- quick read
- kendi bildiğini okumak
- own way to
- kitap okumak
- Read (a) book
- kuran okumak
- Recite Quran
- marş okumak
- to sing an/the anthem
- okuma
- reads
Tom never reads the newspaper.
- Tom asla gazete okumaz.
Nobody reads long messages.
- Uzun mesajları kimse okumaz.
- adres okumak
- peek
- babasına rahmet okumak
- (for someone) to be so wonderful he/she makes you want to bless the father that begot him/her
- baştan başa okumak
- to read from cover to cover
- bela okumak
- to curse
- belâ okumak
- execrate
- belâ okumak
- darn
- besmele çekmek/demek/okumak
- to pronounce this formula
- bildiğini okumak
- to go one's own way, to take one's own way
- bildiğini okumak
- take one's way
- bildiğini okumak
- go smb.'s way
- bir nefeste ve anlaşılmadan okumak
- gabble
- birlikte kitap okumak
- look on
- blöfe meydan okumak
- call smb.'s bluff
- canına ezan okumak
- slang to kill, destroy
- canına okumak
- to destroy; to kill; to ruin
- canına okumak
- give smb. hell
- canına okumak
- 1. to harass. 2. to destroy, ruin
- ciğerini okumak
- to guess (another's) secret thoughts
- defteri kebirinden okumak
- slang to swear a blue streak
- dergi okumak
- read a magazine
- dikkatle okumak
- peruse
- dikkatle okumak
- con
- dikkatli okumak
- read carefully
- dua okumak
- say one's prayers
- dudak okumak
- lip read
- dudak okumak
- to lip-read
- düşüncesini okumak
- to read (someone's) mind
- evde okumak
- homeschool
- ezan okumak
- 1. to give the call to prayer. 2. slang to talk too much
- ezan okumak
- recite the azan
- ezberden okumak
- reel off
- ezberden okumak
- to recite (something) by heart
- ezberden okumak
- repeat
- ezberden okumak
- rehearse
- ezbere okumak
- spout
- fatiha okumak
- 1. to recite the opening chapter of the Koran. 2. (Konuşma Dili) to give up hope about (something)
- gazel okumak
- 1. to recite a ghazel. 2. classical Turkish mus. to extemporize a taksim vocally. 3. (Konuşma Dili) to talk bunk (in order to deceive or distract someone)
- gürül gürül okumak
- to read (something) in a loud, strong voice, recite (something) with booming fluidity
- hararetle okumak
- descant
- hariçten gazel okumak/atmak
- 1. to offer one's ideas on a subject without knowing anything about it. 2. to break rudely into a conversation
- heceleyerek okumak
- spell out
- heyecanla okumak
- spout
- hukuk okumak
- read law
- hukuk okumak
- read for the bar
- ilahi okumak
- hymn
- içinden okumak
- to read to oneself
- içini okumak
- rumble
- karar okumak
- read the decision
- karar okumak
- read out the decision
- karşılaştırarak okumak
- collate
- kendi bildiğini okumak
- to get one's own way, to have one's own way
- kitabı zorla okumak
- plow through a book
- kitabı zorla okumak
- plough through a book
- kitap gibi okumak
- (deyim) read like a book
- kurtmasalı okumak/söylemek
- to feed (someone) a lot of bull (in order to get oneself off the hook)
- künyesini okumak
- to chew (someone) out something fierce, give (someone) what for
- lahavle çekmek/okumak
- to say lahavle
- lanet etmek/okumak
- to curse, damn
- lanet okumak
- curse
- lanet okumak
- imprecate
- lanet okumak
- to damn
- listeden yüksek sesle okumak
- call off
- makamlı okumak
- intone
- makamlı okumak
- intonate
- martaval atmak/okumak
- slang to talk nonsense, bullshit
- martaval okumak
- to spin a yarn
- masal okumak
- to spin a yarn
- masal okumak/anlatmak
- colloq . to feed/give (someone) a line, bullshit
- maval okumak
- slang to tell someone a pack of lies; to give someone a cock-and-bull story
- maval okumak
- to tell lies
- mektupu dışından okumak
- to be able to read what's in someone's mind by looking at the expression on his/her face
- meydan okumak
- to challenge, to defy
- meydan okumak
- to challenge, defy
- meydan okumak
- stump
- meydan okumak
- tempt
- meydan okumak
- beard
- meydan okumak
- outface
- meydan okumak
- dare
- mukabele okumak
- (for several hafiz) to chant Koranic passages in unison
- notaları okumak
- sol fa
- notaya bakarak okumak
- sol fa
- okuma
- {i} perusal
- prova okumak
- to proofread
- rahmet okumak
- 1. to ask God to have mercy on (someone who has died), pray for (someone who has died). 2. to regret greatly the loss of
- rakamları okumak
- numerate
- rini okumak
- lip reading
- ruhunu okumak
- enter into the spirit
- ruhunu okumak
- to understand (someone) completely; to be able to read (someone's) innermost thoughts; to be able to read (someone) like a book
- sala vermek/okumak
- to recite the sala
- salavat getirmek/okumak
- to say the salavat
- satır aralarını okumak
- read between the lines
- sesli okumak
- to read aloud
- sesli okumak
- to read (something) aloud
- soluklu okumak
- aspirate
- su gibi okumak
- to read quickly and faultlessly
- tersinden okumak
- to misread, misinterpret, misunderstand
- tersten okumak
- spell backward
- vezin ile okumak
- scan
- vurgulu okumak
- accent
- vurgulu okumak
- accentuate
- yanlış okumak
- misread
- yuf okumak/ borusu çalmak
- to curse, revile (someone) (out of commingled disgust and sadness)
- yüksek sesle okumak
- declaim
- yüksek sesle okumak
- spout
- yüksek sesle okumak
- to read aloud
- yıllara meydan okumak
- wear one's years well
- zorla okumak
- wade through
- çarkına etmek/okumak
- slang to fix (someone) but good, make (someone) suffer
- şarkı söylemek/okumak
- to sing; to sing a song