تعريف okuma في التركية الإنجليزية القاموس.
- reading
I prefer reading to writing.
- Okumayı yazmaya tercih ederim.
He enjoyed reading detective stories.
- O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.
- (dikkatle) perusal
- (Bilgisayar) not read
You had better not read this book.
- Bu kitabı okumasan iyi olur.
I do not read his novels.
- Ben onun romanlarını okumam.
- readout
- read
I never read that book.
- O kitabı hiç okumadım.
I have never read that book.
- O kitabı hiç okumadım.
- study
I made a decision to study abroad.
- Yurtdışında okumaya karar verdim.
I've been studying in China for ten months.
- On aydır Çin'de okumaktayım.
- reads
Nobody reads long messages.
- Uzun mesajları kimse okumaz.
Tom reads almost no books at all.
- Tomas neredeyse hiç kitap okumaz.
- {i} perusal
- okumak
- read
It is easy for me to read this book.
- Bu kitabı okumak benim için kolay.
It is a good idea to read this book.
- Bu kitabı okumak iyi fikir.
- okuma yazma bilmeyen
- illiterate
Tom isn't illiterate.
- Tom okuma yazma bilmeyen değil.
Almost 60% of illiterate youth are female.
- Okuma yazma bilmeyen gençlerin neredeyse % 60'ı kadındır.
- okuma becerisi
- reading skill
- okuma denetimi
- (Bilgisayar) read control
- okuma değeri
- reading
- okuma güçlüğü
- (Dilbilim) dyslexia
- okuma güçlüğü
- reading disability
- okuma hatası
- (Bilgisayar) read failure
- okuma hatası
- (Bilgisayar) read fault error
- okuma hatası
- (Bilgisayar) read error
- okuma hızı
- (Bilgisayar,Teknik) reading rate
- okuma hızı
- (Bilgisayar,Teknik) read rate
- okuma kafası
- (Bilgisayar,Teknik) reading head
- okuma kafası
- (Bilgisayar) replay head
- okuma kitabı
- textbook
- okuma lambası
- reading light
- okuma oranı
- (Bilgisayar,Teknik) read rate
- okuma parçası
- reading
- okuma parçası
- (Eğitim) reading text
- okuma salonu
- reading hall
- okuma sistemi
- (Spor) reading system
- okuma süresi
- (Askeri,Bilgisayar) read time
- okuma yöntemi
- (Dilbilim) reading method
- okuma öğretimi
- (Dilbilim) teaching reading
- okuma/yazma
- (Bilgisayar) read/write
- okuma/yazma
- (Bilgisayar) write/read
- okuma saati
- reading time
- okuma yazma bilmeme
- illiteracy
- okuma yazma oranı
- Literacy rate
It can be hard to find skilled employers in southeast of Turkey where the literacy rate is low.
- okuma aralığı
- reading range
- okuma aralığı
- reading interval
- okuma bilmeyen
- nonreader
- okuma bozukluğu
- reading disorder
- okuma doğruluğu
- accuracy of reading
- okuma gözlükleri
- reading glasses
- okuma hızı
- read rate, reading rate
- okuma istasyonu
- reading station
- okuma kafası
- reading head; replay head
- okuma kalemi
- wand
- okuma kalemi
- (Bilgisayar) reader wand
- okuma kalemi
- wand reader
- okuma kitabı
- primer, reader (book used to teach someone to read)
- okuma kitabı
- reader
- okuma körlüğü
- (Tıp) alexia
- okuma körlüğü
- (Tıp) word blindness
- okuma materyali
- (Eğitim) reading material
- okuma odası
- reading room
- okuma odası
- lecture room
- okuma oluşturma
- (Bilgisayar) read create
- okuma oranı
- reading rate, read rate
- okuma oyunu
- (Tiyatro) closet drama
- okuma parçaları derlemesi
- chrestomathy
- okuma pozisyonu
- reading position
- okuma provası
- (Tiyatro) reading rehearsal
- okuma ritmi
- (Dilbilim) reading rhythm
- okuma salonu
- reading room
The Geneva University Library has a good reading room.
- Cenevre Üniversitesi Kütüphanesi'nin iyi bir okuma salonu vardır.
- okuma sayımı
- (Bilgisayar) read count
- okuma sırası
- (Bilgisayar) reading order
- okuma uyarısı
- (Bilgisayar) read warning
- okuma ve yürütme
- (Bilgisayar) read execute
- okuma yaklaşımı
- (Dilbilim) reading approach
- okuma yazma
- read write
- okuma yazma ve aritmetik
- the three R's
- okuma yetkisi
- (Bilgisayar) read authority
- okuma yitimi
- alexia
- okuma yitimi
- word blindness, alexia
- okuma yürütme
- (Bilgisayar) read execute
- okuma zamanı
- read time
- okuma özelliği
- (Bilgisayar) read property
- okuma-yazma
- read-write
- okuma-yazma kafası
- read-write head
- oku
- read
Some read books just to pass time.
- Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
- ezberden okuma
- repetition
- lânet okuma
- swear
- meydan okuma
- confrontation
Confrontations are part of Fadil's everyday life.
- Meydan okumalar Fadıl'ın gündelik hayatının bir parçasıdır.
- dudak okuma
- (Spor) dig lips
- dudak okuma
- lip-reading
- dudak okuma
- (Dilbilim) lip reading
- ezbere okuma
- (Muzik) recitation
- gazete okuma
- newspaper reading
- ilahi okuma
- (Muzik) hymnody
- metin okuma
- (Bilgisayar) text to speech
- meydan okuma
- tarting
- meydan okuma
- defying
- meydan okuma
- challenging
Tom just kept challenging me.
- Tom bana meydan okumaya devam etti.
I love challenging myself.
- Ben kendime meydan okumayı severim.
- okumak
- make out
- okumak
- (Bilgisayar) retrieve
- okumak
- say
Tom says he wants to study French.
- Tom Fransızca okumak istediğini söylüyor.
Tom says that he hasn't yet had time to read the report.
- Tom, raporu okumak için henüz zamanı olmadığını söylüyor.
- okumak
- sing
- okumak
- con
Tom took his time reading the contract.
- Tom sözleşmeyi okumak için zaman ayırdı.
Tom put on his glasses to read the contract.
- Tom sözleşmeyi okumak için gözlüğünü taktı.
- sesli okuma
- oral reading
- sürekli okuma
- (Bilgisayar) continuous play
- veri okuma
- (Bilgisayar) read data
- yanlış okuma
- misreading
- oku
- {f} reading
Students should develop their reading skills.
- Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
They are reading their newspapers.
- Onlar kendi gazetelerini okuyor.
- okuma yazma bilmeyen
- unlearned
- ezberden okuma
- recitation
- kitap okuma
- reading
- alet okuma
- instrument reading
- anahtar okuma
- (Bilgisayar) key read
- bela okuma
- execrating
- bozucu okuma
- destructive reading
- bozucu okuma
- destructive readout
- bozucu olmayan okuma
- nondestructive read
- dinlendirici okuma
- escape reading
- direkt okuma
- direct reading
- disk okuma/sn
- (Bilgisayar) disk reads/sec
- dizin okuma hatası
- (Bilgisayar) error reading directory
- doğrudan okuma
- direct reading
- düşünce okuma
- mind reading
- dışarıya okuma
- readout
- ezberden okuma
- recital
- genel okuma
- (Bilgisayar) generic read
- geriye okuma denetimi
- read-back check
- geç okuma
- (Bilgisayar,Teknik) late read
- hararetli okuma
- descant
- harita okuma lambası
- map reading lamp
- hızlı okuma
- speed reading
- iki kelimeyi birleşik okuma
- synalepha
- iki kelimeyi birleşik okuma
- synaloepha [Brit.]
- ileriye okuma/sn
- (Bilgisayar) read aheads/sec
- ilk okuma
- first reading
- ilk okuma kitabı
- primer
- işaret okuma
- mark reading
- kadının okuma yazma bilmeyişi
- (Hukuk) female illiteracy
- konum okuma
- (Bilgisayar,Teknik) position read out
- konuşur gibi okuma
- recitative
- lanet okuma
- swearing
- lanet okuma
- cursing
- meydan okuma
- bravado
- meydan okuma
- defiance
His brazen act of defiance almost cost him his life.
- Onun yüzsüzce meydan okuma hareketi neredeyse hayatına mal oluyordu.
- meydan okuma
- challenge, defying
- meydan okuma
- challenge
Tom is facing a challenge.
- Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
Don't challenge someone who has nothing to lose.
- Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
- mezmur okuma sanatı
- psalmody
- notaya bakarak okuma
- sol fa
- numara okuma yöntemi
- numeration
- okumak
- to read; to study; to sing; (dua) to say; to decipher; to understand
- okumak
- slang to swear at, give (someone) down the country
- okumak
- to read; to be able to read
- okumak
- announce
- okumak
- prov. to invite (someone)
- okumak
- to study, attend school
- okumak
- to incant a spell over
- okumak
- to sing; to chant, recite
- okumak
- (dua) say
- okumak
- (şiir) sing
- okumak
- peruse
- okumak
- study
What do you want to study at college?
- Üniversitede ne okumak istiyorsun?
I've been studying in China for ten months.
- On aydır Çin'de okumaktayım.
- otomatik işaretleme ve okuma sembolojisi lojistik uygulamaları
- (Askeri) logistics applications of automated marking and reading symbols
- salt-okuma erişimi
- (Bilgisayar) read-only access
- soluklu okuma
- aspiration
- tahmini okuma
- reading by estimation
- toplam okuma
- (Bilgisayar) total reads
- vurgulu okuma
- accentuation
- yakın okuma
- close reading
- yenilemeli okuma
- regenerative reading
- zaman okuma
- (Bilgisayar) time reading
- ıngilizce bir kolay okuma satın almak istiyorum
- I would like to buy an easy reading in English