Sık sık Londra'ya giderim.
- I often go to London.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- She often eats breakfast there.
Mutlu çocukluğumu sıkça hatırlıyorum.
- I often remember my happy childhood.
Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.
- I often lie about my age.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
- Cheese often lures a mouse into a trap.
Okuldan sonra sıklıkla tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.