Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
O öğrenciyken, sık sık diskoya giderdi.
- When she was a student, she used to go to the disco often.
Bugünlerde sıkça bir enerji krizinden bahsediliyor.
- We often hear about an energy crisis these days.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Tom ve arkadaşları, çoğu kez gece yarısına kadar kart oyunu oynar.
- Tom and his friends often play cards until after midnight.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- She often eats breakfast there.