Casusluk yapmakla ilgili resmen suçlanmadı.
- He was never officially charged with spying.
Kendisini resmen aday olarak ilan etti.
- He officially announced himself as a candidate.
Tom hâlâ resmî olarak görevde.
- Tom is still officially in charge.
Resmi olarak tatildeyim.
- I'm officially on vacation.
Gümrük memurları kutuları inceledi.
- The customs officials examined the boxes.
Sorumlu memur içeri girmeme izin verdi.
- The official in charge let me in.
Tayca, Tayland'ın resmi dilidir.
- Thai is the official language in Thailand.
Tayca Tayland'ın resmî dilidir.
- Thai is the official language of Thailand.
Çinli yetkililer ekonomik büyümenin dünya ekonomisinden dolayı üç yıl içinde en düşük seviyesine düştüğünü söylüyor.
- Chinese officials say economic growth has dropped to a three-year low because of the world economy.
Yetkililerin yasağı kaldırmasını rica etti.
- He asked the officials to lift the ban.
Müze görevlilerine göre ETA gelecekte müzeye zarar vermeyecek.
- Museum officials think that ETA will not harm the museum in the future.
Tom bir kamu görevlisidir.
- Tom is a public official.
offical support for disabled students in METU.
Bazı memurlara rüşvet verilmiş olabilir.
- Some officials may have been corrupted.
Gümrük memurları kutuları inceledi.
- The customs officials examined the boxes.
Siyasetçi devlet memurlarının yolsuzluğunu kınayarak reformu ısrarla istedi.
- The politician pushed for reform by denouncing the corruption of the government officials.
Bu devlet memurları rüşvetçidir.
- These government officials are corrupt.
an official drug or preparation.
an official statement or report.
official duties.
... philip is officially ...