Işık kapalı iken uyudum.
- I slept with the light off.
Çıkmadan önce, ışıkların kapalı olduğundan emin olun.
- Make sure that the lights are turned off before you leave.
Pist dışında kayak yaparken düştü.
- He fell while skiing off-piste.
Tom kampüs dışında yaşıyor.
- Tom lives off-campus.
Diğer insanlar her zaman konudan uzaklar.
- Other people are always off the point.
İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur.
- He always stands off when people are enthusiastic.
Sapa kaplıcaları severim.
- I like hot springs that are off the beaten track.
Belki kendi yolumdan sapacağım.
- Maybe I'll just wander off on my own.
Arabamızda ters giden bir şey olmalı; motordan duman çıkıyor.
- Something must be wrong with our car; the engine is giving off smoke.
Sen yoldan çıkmışsın.
- You are way off the track.
Tom geçen hafta izne çıkmış olmalı.
- Tom must've had time off last week.
Konunun dışına çıktın.
- You are off the point.
Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.
- Jane offered to take care of our children when we were out.
Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
Balina, Wakayama kıyılarının açıklarında bulundu.
- The whale has been found off the coast of Wakayama.
Tom gömleğini çıkarmak zorunda değildi.
- Tom didn't have to take off his shirt.
İyi bir iş başardın. Senin için şapkamı çıkarmak istiyorum.
- You have done a good job. I'll take my hat off to you.
Mary diş macununun kapağını açık bıraktığında, bu Tom'u kızdırıyor.
- It irritates Tom when Mary leaves the cap off the toothpaste.
Önerimi açıkça reddetti.
- He rejected my offer flatly.
Tüm ışıkların kapatıldığından emin ol dışarıya çıkmadan önce.
- Make sure to turn off all the lights before going out.
Dışarı çıkmadan önce gazı kapatmayı unutmayın.
- Don't forget to turn off the gas before going out.
Senin aksanın iyi ama telaffuzun biraz zayıf.
- Your accent's good, but your pronunciation's a little bit off.
Tom ofisten ayrılan son kişiydi.
- Tom was the last one to leave the office.
Tom çoğunlukla ofisten ayrılan son kişidir.
- Tom is often the last one to leave the office.
Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.
- Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off.
Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.
- When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off.
Yola çıkmadan önce her şeyi kapattığınızdan emin olun.
- Make sure you turn everything off before you leave.
Güneş doğduğu için, ışığı kapattım.
- The sun having risen, I turned off the light.
Tom ona teklif ettiğimiz rüşveti kabul etmek için isteksiz görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to accept the bribe we're offering him.
Tom önerimizi kabul etmek için isteksiz görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to accept our offer.
Uçak kalkmak üzereydi.
- The plane was about to take off.
Uçak kalkmak üzeredir.
- The plane is about to take off.
Ağustos ayında neredeyse tüm mağazalar indirim sunar.
- In August almost all the stores offer discounts.
Biraz indirim yapabilir misiniz?
- Could you knock a little off the price?
Arabamı büro yakınında park ediyorum.
- I am parking my car near the office.
O, çalıştığı ofis yakınında öğle yemeği yer.
- She eats lunch near the office where she works.
Bu gece izinli misin?
- Are you off duty tonight?
Polis vurularak öldürüldüğünde izinliydi.
- The policeman was off duty when he was shot to death.
Tom bizim şehir ofisinden çok uzakta olmayan bir otelde kalıyor.
- Tom is staying at a hotel not too far from our downtown office.
Uzakta bir silahın patladığını duydum.
- They heard a gun go off in the distance.
Dan kabaca polis memuruna hakaret etti.
- Dan rudely insulted a police officer.
Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.
- I was offended by her crude manners.
Köşe başında postahane vardı.
- There used to be a post office on the corner.
Ne yaparsan yap,doğru adımla başlamak kaçınılmazdır.
- Whatever you're doing, starting off on the right foot is essential.
Allah aşkına o, günün bu saatinde nereye gitmiş olabilir.
- Where on earth can he have gone off to at this time of day?
Uzmanlar üç olası açıklama teklif etti.
- Experts have offered three possible explanations.
Binlerce olasılık bizi yeni bir hayata davet ediyor.
- Life offers us millions of possibilities.
Peter'in ofisindeki yazıcı bozuk ve artık yazdırmıyor.
- The printer in Peter's office is broken and doesn't print anymore.
Her daim kafan bozuk zaten.
- You are always pissed off.
Bu gaz kötü bir koku verir.
- This gas gives off a bad smell.
Tom, Mary'ye kötü haberi söylemeyi mümkün olduğu kadar uzun süre erteledi.
- Tom had put off telling Mary the bad news for as long as possible.
Dediklerine göre ev sahibinin zamanında hali vakti yerindeymiş.
- They say the landlord used to be well off.
Ev sahibimiz bize bir içki önerdi.
- Our host offered us a drink.
Tom komutanına kimseyi öldürmek istemediğini söyledi.
- Tom told his commanding officer that he wasn't willing to kill anyone.
Gangasterler bir rakip çete liderini öldürmek için planları gereği onun içeri girmesine izin verdiler.
- The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.
Tom işten çıkarılabileceği ihtimalini tamamen göz ardı edmedi.
- Tom couldn't completely rule out the possibility that he might be laid off from work.
Tom dondurucudaki dondurmayı tamamen bitirdi.
- Tom finished off the ice cream that was in the freezer.
Yeni patronla kötü bir başlangıç yapmak istemiyorum.
- I don't want to get off on the wrong foot with the new boss.
Tom kötü bir başlangıç yaptı.
- Tom got off to a bad start.
Tom gerçekten yorgundu. O saat dokuzda ışığı kapadı ve birkaç dakika içinde hızla uykuya daldı.
- Tom was really tired. He turned off the light at nine and was fast asleep within minutes.
Tom hararetli ve yorgun görünüyordu, ona soğuk bir içecek teklif edip, oturup dinlenmesini söyledim.
- Tom looked hot and tired, so I offered him a cold drink and told him to sit down and rest.
Oyun önümüzdeki haftaya kadar ertelenmiş olabilir.
- The game may have been put off till next week.
Bu sabahtan beri elektrik kesik.
- The power has been cut off since this morning.
Bu sabahtan beri elektrik kesik.
- The power has been off since this morning.
İlgilenmiyorum. Defol git.
- I'm not interested. Buzz off.
Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
- The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later.
Dengesini kaybetti ve bisikletinden düştü.
- He lost his balance and fell off his bicycle.
Dan bile Linda'ya bir fincan teklif etmedi.
- Dan didn't even offer Linda a cup.
Dan arabasına bindi ve uzaklaştı.
- Dan got into his car and drove off.
I took this paper off of his desk.
This is based off of his first book.
Can you off the light?.
We're just off the main road.; ''The island is 23 miles off the cape.
We've been off the grid for three days now.; He took 20% off the list price.
This milk is off!.
The book fell off the table.
I'd like to re-order those printer cartridges, let's say 5-off.
sales are off this quarter.
He didn't buy it off him. He stole it off him.
I took it off the table.; Come off the roof!.
die off.
He's off the computer, but he's still on the phone.; Keep off the grass.
He got in the way so I had him offed.
He's been off his feed since Tuesday.; He's off his meds again.
Muriel is making a poor living from her part-time job.
- Muriel is living poorly off of her part-time job.
The post office isn't too far from here.
- The post office is not too far from here.
Aren't you a police officer?
- Aren't you a police officer?
... It's a song off of the album Speak Now. And it's about a girl who stole my boyfriends. ...
... that comes off of Born This Way, Judas. ...