of them; their

listen to the pronunciation of of them; their
الإنجليزية - التركية

تعريف of them; their في الإنجليزية التركية القاموس.

her
ona

Banka ona 500 dolar ödünç verdi. - The bank loaned her 500 dollars.

Ona kendi odamı gösterdim. - I showed her my room.

her
kendine

O, sırrı kendine sakladı. - She kept the secret to herself.

Emi kendine yeni bir elbise ısmarladı. - Emi ordered herself a new dress.

her
onu

Onu sevip sevmediğini bilmiyorum. - I don't know whether you like her or not.

Aşk onu rüyalarında görmektir. - Love is seeing her in your dreams.

her
dişil onun
her
onun

Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. - I don't know anything about her family.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet her at the coffee shop.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı. - Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.

Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi. - She said NO to herself. She said YES aloud.

her
ondan

Bu eski madeni paraları ondan aldım. - I got these old coins from her.

O ondan daha akıllıdır. - He's smarter than her.

her
dişil onu
her
(dişil) onu
her
o
here
buraya

Arabanızı buraya park edemezsiniz. - You can't park your car here.

Arabanızı buraya park edemezsiniz. - You cannot park your car here.

here
hey

Hey, buradan çıkalım. - Hey, let's get out of here.

Hey, burada ne oluyor. - Hey, what's going on here?

here
geldin mi? işte! Look here
here
halihazIrda
here
z. burada; buraya; burası
here
bu dünyada
الإنجليزية - الإنجليزية
her
here