Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk.
- We nearly had an accident when the car brakes jammed.
Kilitleme mekanizması sıkıştı.
- The locking mechanism has jammed.
Sokaklar arabalarla tıkanmış.
- The roads are jammed with cars.
Burada birkaç sıkışmış tuş var.
- There are a few keys here that are jammed.
Her poor little baby toe got jammed in the door.