of or pertaining to shooting; sharp, sudden (of pain)

listen to the pronunciation of of or pertaining to shooting; sharp, sudden (of pain)
الإنجليزية - التركية

تعريف of or pertaining to shooting; sharp, sudden (of pain) في الإنجليزية التركية القاموس.

shooting
ateş etme

Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti. - The soldier disdained shooting an unarmed enemy.

Diğer polisler kalabalığa ateş etmeye başladı. - The other policemen began shooting at the crowd.

shooting
ateşli silahların atılması
shooting
atış

Atışın kazara olduğunu düşünüyor musunuz? - Do you think the shooting was accidental?

Her zaman atış yaparım, hedefi ıskalarım. - Every time I practice shooting, I miss the target.

shooting
avcılık
shooting
atıcılık
shooting
{i} filizlenme
shooting
(sıfat) filizlenen, zonklayan, sızlayan, atış, atıcılık, av
shooting
{i} çekim

Tom çekim hakkında bir şey söyledi mi? - Did Tom say anything about the shooting?

Çekim yaklaşık öğleyin başladı. - The shooting started around noon.

shooting
{s} zonklayan
shooting
{s} filizlenen
shooting
{i} ateş, ateşli silahların atılması: The shooting stopped. Ateş kesildi
shooting
{i} zonklama
shooting
{i} av
shooting
(isim) atış, atıcılık, çekim, film çekme, av, avcılık, av sahası, zonklama, sızlama, filizlenme
shooting
{i} av sahası
shooting
{i} film çekme
shooting
ateş ederek

Onun yapacağını söylediğin gibi o ateş ederek ortaya çıktı. - He came out shooting, same as you said he would.

الإنجليزية - الإنجليزية
{s} shooting
of or pertaining to shooting; sharp, sudden (of pain)
المفضلات