of know

listen to the pronunciation of of know
الإنجليزية - التركية

تعريف of know في الإنجليزية التركية القاموس.

known
bilinen

Sibirya Demiryolu, dünyadaki bir defada en uzun ve en iyi bilinen demiryoludur. - The Siberian Railway is at once the longest and best known railway in the world.

Uranus'un kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, onbir bilinen halkası vardır. - Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles.

known
{s} tanınan

Sony tüm dünyada tanınan bir markadır. - Sony is a brand known around the world.

Sami iyi tanınan bir avukat tuttu. - Sami hired a well known attorney.

known
sayılı
known
muayyen
known
tanınmak

O sadece Hindistan'da değil aynı zamanda Çin'de de iyi tanınmaktadır. - She is not only well known in India, but is also well known in China.

O hem Japonya'da hem de Amerika'da iyi tanınmaktadır. - She is well known both in Japan and in America.

knew
bil

Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu. - Everybody knew that she was being pushy.

Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu. - Everybody knew she could speak English well.

known
ünlü

San Fransisko, sisi ve diğer şeylerin arasında tepeleri ile ünlüdür. - San Francisco is known for its fog and its hills among other things.

known
{f} bil

Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez. - The past can only be known, not changed. The future can only be changed, not known.

Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir. - Mr Hashimoto is known to everyone.

knew
f., bak. know
known
tanınmış

Brezilya edebiyatındaki en tanınmış kitaplardan biri. - It's one of the best known books in Brazilian literature.

O, ülkemizde iyi tanınmıştır. - He is well known in our country.

known
{s} belli
known
f., bak. know. s. bilinen. i
الإنجليزية - الإنجليزية
known
knew
of know

    التركية النطق

    ıv nō

    النطق

    /əv ˈnō/ /əv ˈnoʊ/

    فيديوهات

    ... But if I want to be sure that you aren't watching me through my webcam, I need to know what ...
    ... then poor Jim is left somewhere in the past, he doesn't know where.  But then he meets ...
المفضلات