Kendi sorunlarınızla yüzleşecek kadar büyümüşsünüzdür.
- You're grown up enough to face your own problems.
Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
O çocuk sanki bir yetişkin gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
Çocuk bir yetişkine benziyordu.
- The boy looked like a grown-up.
Tom yıllardır buğday yetiştirdi.
- Tom has grown wheat for many years.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
... wonder the same independent economists say immigration reform will grow our ...
... small business. I want to make small businesses grow and thrive. ...