She offered to help with her homework.
He offered his good will for the Councilman's vote.
The opportunity, however, did not offer till next morning, for Phoebe did not come to bed till long after I was gone to sleep.
What's in his offer?.
The next stage is to remove and replace the top part of the right side lip, and offer the lid to the car to ensure all the shapes and gaps are okay.
His first letter was not a real offer, but an attempt to determine interest.
Life is rich in sacrifices and poor in retributions.
- Het leven is rijk aan offers en arm aan vergeldingen.
They killed a goat as a sacrifice to God.
- Ze hebben een geit geslacht als offer voor God.
Size özel bir teklif vermek için buradayım.
- I'm here to give you a special offer.
Biz onun önerisini kabul ettik.
- We accepted his offer.
Öneri geri çevrilemeyecek kadar çok iyidir.
- The offer is too good to be turned down.
Sana bir iş teklif etmek istiyorum.
- I'd like to offer you a job.
Tom'un ne teklif etmek zorunda olduğuna bakalım.
- Let's see what Tom has to offer.
Bu teklif gerçek olamayacak kadar çok iyi görünüyor. Bit yeniği nedir.
- That offer sounds too good to be true. What's the catch?
Benim için sürpriz oldu, o benim teklifimi reddetti.
- To my surprise, he refused my offer.
Sana işini geri önermek istiyorum.
- I'd like to offer you your job back.
Sana biraz yardım önermek istiyorum.
- I'd like to offer you some help.
Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.
- This school offers English, French and Spanish courses.
Sami, Leyla'ya kalacak bir yer sunmak istedi.
- Sami wanted to offer Layla a place to stay.
Onun şirketi halka arz hisse sattığında Tom milyarder oldu.
- Tom became a billionaire when his company sold shares in an initial public offering.
Onların teklifini kabul edip etmeyeceğimize karar vermek için üç saatimiz var.
- We have three hours to decide whether we're going to accept their offer.
Size özel bir teklif vermek için buradayım.
- I'm here to give you a special offer.
Bu restoran gerçekten bazı nefis yemekler sunuyor.
- This restaurant offers some really exquisite dishes.
Siz hiç günlük turlar sunuyor musunuz?
- Do you offer any day tours?
Siz hiç günlük turlar sunuyor musunuz?
- Do you offer any day tours?
Hiç gece turları sunuyor musunuz?
- Do you offer any night tours?
Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.
- This school offers English, French and Spanish courses.
Bir öneri sunmak istiyorum.
- I'd like to offer a proposal.
Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
- We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
İstenen fiyattan% 30 daha düşük teklif ettim.
- I offered 30% less than the asking price.
Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.
- Jane offered to take care of our children when we were out.
Biz ona güzel bir iş teklif ettik.
- We offered him a nice job.
Bir öneri sunmak istiyorum.
- I'd like to offer a proposal.
O kadar mutluydum ki teşekkürlerimi sunmayı unuttum.
- I was so happy that I forgot to offer my thanks.