of an issue, capable of offending, upsetting or hurting

listen to the pronunciation of of an issue, capable of offending, upsetting or hurting
الإنجليزية - التركية

تعريف of an issue, capable of offending, upsetting or hurting في الإنجليزية التركية القاموس.

sensitive
duyarlı

İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır. - Man's skin is very sensitive to temperature changes.

Eleştiremeyecek kadar çok duyarlısın. - You are too sensitive to criticism.

sensitive
hassas

Bir çocuk annesinin sevgisine karşı çok hassastır. - A child is very sensitive to its mother's love.

Müşterilerin şikayetleri hassas bir konuyla ilgiliydi. - The customer's complaint was about a sensitive issue.

sensitive
{s} içli
sensitive
çabuk etkilenen
sensitive
(Tıp) sansitif
sensitive
duyar

Isıya karşı çok duyarlıyım. - I am very sensitive to heat.

Bir köpek kokuya duyarlıdır. - A dog is sensitive to smell.

sensitive
hassaslık
sensitive
narin
sensitive
çok duygusal
sensitive
alıngan

O kadar alıngan olma. - Don't be so sensitive.

sensitive
duyguları çok iyi belirten
sensitive
(Biyoloji) sensitif
sensitive
hassas kimse
sensitive
alıngan kimse
sensitive
(Askeri) HASSAS: Açıklanması himayesinde bulundurduğu kişinin güvenliğine tehdit, yüz kızarıklığı ve ihlal oluşturan özel koruma gerektiren. Bir kuruluş, tesis, şahıs, mevki-makam, doküman, malzeme veya faaliyete tatbik edilebilir
sensitive
{s} to -e duyarlı, -e hassas
sensitive
(sıfat) duyarlı, hassas, alıngan, duygulu, içli
الإنجليزية - الإنجليزية
sensitive

Religion is often a sensitive topic of discussion and should be avoided when dealing with foreign business associates.

of an issue, capable of offending, upsetting or hurting
المفضلات