of a person, to continue to live; to remain alive

listen to the pronunciation of of a person, to continue to live; to remain alive
الإنجليزية - التركية

تعريف of a person, to continue to live; to remain alive في الإنجليزية التركية القاموس.

survive
başkasından fazla yaşamak
survive
baki kalmak
survive
sağ olmak
survive
ayakta kalmak

Küçük işletmeler ayakta kalmak için kemerlerini sıkacaklar. - Small businesses will have to tighten their belts to survive.

Borca girmeden Tokyo gibi büyük bir şehirde ayakta kalmak zor. - It's really difficult to survive in a big city like Tokyo without endebting oneself.

survive
sağ salim çıkmak
survive
{f} ayakta kalmak: It's survived for five hundred years. Beş yüz yıl boyunca ayakta kaldı
survive
-den sağ kurtulmak
survive
yaşamayı sürdürmek

Yaşamayı sürdürmek için tek yolumuz insani dayanışmadır. - Human interdependence is our only way to survive.

survive
hayatta kal

Hayatta kalma arzusu ve ölüm korkusu artistik duygulardır. - The desire to survive and the fear of death are artistic sentiments.

Tom, hayatta kalma şansı olduğunu düşündü. - Tom thought he had a chance to survive.

survive
{f} daha uzun yaşamak
survive
(fiil) hayatta kalmak, sağ kalmak, kalmak, geriye kalmak, daha uzun yaşamak, yadigâr kalmak, dayanmak, göğüs germek
survive
{f} (birinden) uzun
survive
{f} yadigâr kalmak
survive
sonra hayatta kal
survive
{f} geriye kalmak
survive
{f} dayanmak
survive
{f} göğüs germek
survive
{f} sağ kalmak
الإنجليزية - الإنجليزية
survive
of a person, to continue to live; to remain alive
المفضلات