of a person, full of sorrow; exhibiting sorrow; sad; dejected; distressed

listen to the pronunciation of of a person, full of sorrow; exhibiting sorrow; sad; dejected; distressed
الإنجليزية - التركية

تعريف of a person, full of sorrow; exhibiting sorrow; sad; dejected; distressed في الإنجليزية التركية القاموس.

sorrowful
üzüntülü

Zor ve üzüntülü zamanlarda diğer insanlar için bir şey yapmaya çalışırız. - In hard times, in sorrowful times, let's try doing something for other people.

Oğullar üzüntülü şekilde annelerini gömdü. - The sons sorrowfully buried their mother.

sorrowful
boynu bükük
sorrowful
gussalı
sorrowful
{s} acıklı
sorrowful
hüzünlü/üzüntülü
sorrowful
keder

Mary kederli bir şekilde annesini gömdü. - Mary sorrowfully buried her mother.

Onlar kederli bir şekilde sessizdi. - They were sorrowfully silent.

sorrowful
{s} acı
sorrowful
{s} üzgün
sorrowful
elemle
sorrowful
{s} acılı
sorrowful
{s} hüzünlü
sorrowful
{s} kederli

Mary kederli bir şekilde annesini gömdü. - Mary sorrowfully buried her mother.

Mary kederli bir şekilde kızını gömdü. - Mary sorrowfully buried her daughter.

sorrowful
{s} üzücü

Her şey geçicidir ve bu nedenle üzücüdür. - Everything is transient and therefore sorrowful.

sorrowful
{s} hazin
sorrowful
elem
sorrowful
{s} keder veren
sorrowful
sorrowfullyhazin bir şekilde
sorrowful
sorrowfulnesshüzün
الإنجليزية - الإنجليزية
sorrowful
of a person, full of sorrow; exhibiting sorrow; sad; dejected; distressed
المفضلات