Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

of a liquid, to begin to turn into a gas

listen to the pronunciation of of a liquid, to begin to turn into a gas
الإنجليزية - التركية

تعريف of a liquid, to begin to turn into a gas في الإنجليزية التركية القاموس.

boil
{f} haşlamak
boil
{f} kaynamak
boil
çıban

Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var. - I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.

boil
{i} kaynama

Kestaneler en azından on beş dakika kaynamalı. - Chestnuts have to be boiled for at least fifteen minutes.

Su kaynamaya başlıyor. - The water is beginning to boil.

boil
pişmek
boil
kaynatma

Tom su kaynatmayı bilmiyor. - Tom doesn't know how to boil water.

Su kaynatman gerekebilir. - You may need to boil water.

boil
(Tıp) kan çıbanı
boil
kısaltmak
boil
kaynatmak

Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer. - It takes about ten minutes to boil an egg.

Italya'nın Reggio Emilia kasabasında istakozları kaynatmak yasa dışıdır. - Boiling lobsters is illegal in the town of Reggio Emilia, Italy.

boil
kaynama çekidi
boil
(Tekstil) 1. kaynatmak, pişirmek 2. kaynamak, pişmek
boil
{f} haşlanmak
boil
(Diş Hekimliği) genellikle bir kıl folikülü civarında olan lokalize deri absesi
boil
{f} köpürmek
boil
{i} son radde
boil
{f} fokurdamak
boil
boil away kaynayarak buharlaşıp yok olmak
الإنجليزية - الإنجليزية
boil