O, o giysilerin içinde tuhaf görünüyor.
- She looks odd in those clothes.
Dün Tom'un bana bakış şekli hakkında bir tuhaflık vardı.
- There was something odd about the way Tom looked at me yesterday.
O gerçekten acayip bir kimse.
- He's really an oddball.
Tom bana en acayip görüntüyü verdi.
- Tom gave me the oddest look.
Onun davranışı bugün çok gariptir.
- His behavior is very odd today.
Gariptir, bu sonbaharda çok sayıda pembe dizi izliyorum.
- Oddly, I've been watching a lot of telenovelas this fall.
Tom tuhaf bir şey fark etti.
- Tom noticed something odd.
Tom ihtimallerin farkındadır.
- Tom is well aware of the odds.
Mary tek sayılardan hoşlanmaz.
- Mary does not like odd numbers.
Bir, üç ve beş tek sayılardır.
- One, three, and five are odd numbers.
Mary tek sayılardan hoşlanmaz.
- Mary does not like odd numbers.
Tapirler tek toynaklıdır.
- Tapirs are odd-toed ungulates.
Leyla'nın giderek artan orandaki garip davranışları onun anne ve babasını çok endişelendiriyordu.
- Layla's increasingly odd behavior worried her parents a lot.
Şair, yirmi küsur yıl burada yaşadı.
- The poet lived here some twenty odd years.