Durumun daha kötüye gitmediği ortada.
- It is obvious that his condition has not worsened.
Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.
- In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.
Tom besbelli bir şey hakkında üzgün.
- Tom is obviously upset about something.
Onun midesinin niçin ağrıdığı besbelli.
- It's obvious why his stomach hurts.
Onun hatalı olduğu açıktır.
- It's obvious he's wrong.
Mantık açıkça senin güçlü noktandır.
- Logic is obviously your strong point.
Tom'un acı içinde olduğu belliydi.
- Tom was obviously in pain.
Onun bizi umursamadığı belli.
- It's obvious that she doesn't care about us.
Sosyal hizmetleri aramak zorunda kaldık. Bu apaçık bir çocuk ihmali olayıydı.
- We had to call in social services. This was obviously a case of child neglect.
Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.
- In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.