Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur.
- If one has the right to live, then one should also have the right to die. If not, then living is not a right, but an obligation.
O, zorunluluklarından dolayı artık gelemeyecek.
- He won't be able to come anymore due to his obligations.
Ben sadece benim toplumsal yükümlülüklerimi yerine getirmek için partiye gittim.
- I only went to the party to fulfill my societal obligations.
O, yükümlülüklerini yerine getirmedi.
- He didn't fulfill his obligations.
O, yükümlülüğünü yerine getirdi.
- He fulfilled his obligation.
Vergi ödemek her işçinin yükümlülüğüdür.
- It is the obligation of every worker to pay taxes.
O, zorunluluklarından dolayı artık gelemeyecek.
- He won't be able to come anymore due to his obligations.
X shall be entitled to subcontract its obligation to provide the Support Services. >.
... up self-government obligation to serve ...
... about reducing the deficit, if this is genuinely a moral obligation to the next generation, ...