o zamanlar

listen to the pronunciation of o zamanlar
التركية - الإنجليزية
then

Men wore hats back then. - O zamanlar erkekler şapka takardı.

Back then, all the calculations were done by hand. - O zamanlar, tüm hesaplamalar elle yapıldı.

those days

In those days, sugar was less valuable than salt. - O zamanlar, şeker tuzdan daha az değerliydi.

Her feet were bare, as was the custom in those days. - O zamanlar âdet olduğu üzere, yalınayaktı.

o zaman
then

It's supposed to rain tomorrow night, so let's leave our umbrellas until then. - Yarın gece yağmur bekleniyor,öyleyse o zamana kadar şemsiyelerimizi bırakalım.

I was watching TV then. - O zamanda televizyon seyrediyordum.

o zaman
at the time

Tom claimed that he was working at the time. - Tom o zamanda çalıştığını iddia etti.

Mr. Clinton was governor of Arkansas at the time. - Bay Clinton, o zamanlar Arkansas'ın valisiydi.

o zaman
when then
O zaman
that time

By that time I'll have already left. - O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.

If only you had told me the whole story at that time! - Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!

O zaman
that the time
o zaman
in that case
o zaman
then of
o zaman
at that time

At that time, Mexico was not yet independent of Spain. - O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi.

At that time, the territory belonged to Spain. - O zamanlarda, bölge İspanya'ya aitti.

o zaman
at that case
o zaman
by then

Tom may be back by then. - Tom o zamana kadar geri dönebilir.

I'll be back by then. - O zamana kadar döneceğim.

o zaman
thereat
o zamanlar
المفضلات