o kadar çok

listen to the pronunciation of o kadar çok
التركية - الإنجليزية
all that

Tom isn't all that honest. - Tom o kadar çok dürüst değil.

I don't like traveling all that much. - Seyahat etmeyi o kadar çok sevmiyorum.

such

The frost was such that the birds fell on the fly. - Soğuk o kadar çoktu ki kuşlar aniden düştü.

The noisy of heavy traffic was such that the policeman could not make himself heard. - Yoğun trafiğin gürültüsü o kadar çoktu ki polis kendini duyuramadı.

so much

Don't worry about money so much. - Para için o kadar çok kaygılanma.

I'd rather you didn't smoke so much. - O kadar çok sigara içmemeni tercih ederim.

o kadar çok
المفضلات