o kadar

listen to the pronunciation of o kadar
التركية - الإنجليزية
so
{s} such

I was in such a hurry that I left my bag behind. - O kadar acele ettim ki çantamı geride bıraktım.

His speech went on for such a long time that some people began to fall asleep. - Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.

so much

How come you know so much about Japanese history? - Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?

Don't worry about money so much. - Para için o kadar çok kaygılanma.

as
no less
insomuch
that

It is lucky that the weather should be so nice. - Havanın o kadar iyi olması tesadüftür.

John was in such a hurry that he had no time for talking. - John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.

not so

There's not so much text in this book. - Bu kitapta o kadar çok konu yok.

If that guitar were not so expensive, I could buy it. - O gitar o kadar pahalı olmasaydı, onu satın alabilirdim.

it so
a) so, so much b) such c) that's all
1. so much; so. 2. That's all
tanto
o kadar ki
so that
o kadar ki
so much so
o kadar ki
so much so that
o kadar ki
insomuch that, so much so
o kadar ki
insomuch as
o kadar ki
insomuch that
o kadar ki
insomuch
التركية - التركية
o denli
o kadar
المفضلات