O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Saat şimdi yedi kırk beş.
- It's quarter to eight now.
Sanırım o şimdilik yeterli.
- I think that's enough for now.
Şimdilik bu kadar yeterli.
- That's enough for now.
Tom'la hemen şimdi konuşmam gerekiyor.
- I need to speak with Tom right now.
Hemen şimdi bir suşi bara gitmeye ne dersin?
- How about going to a sushi bar right now?
Tom bundan sonra daha dikkatli olacağını söylüyor.
- Tom says he'll be more careful from now on.
Bundan sonra dikkatli olmalısın.
- You must be careful from now on.
İngilizce ödevimi yapmayı henüz şimdi bitirdim.
- I have just now finished doing my English homework.
Erkek arkadaşın seni beklemekten usandı ve şimdi az önce gitti.
- Your boyfriend got tired of waiting for you and left just now.
Paul az önce telefon etti.
- Paul telephoned just now.
Şu an itibariyle güzel güzel uyuyabileceğim.
- As of now I'll be able to sleep peacefully.
Tom şu ana kadar otuzun üzerinde olmalı.
- Tom must be over thirty by now.
Ben şu ana kadar buna alıştım.
- I'm used to it by now.
Bu şu an için işe yarar.
- This will do for now.
Sana şimdi yanıt veremem.
- I can't answer you here and now.
Burada ve şimdi odaklanmanı istiyorum.
- I want you focus on the here and now.
Sana burada ve şu anda cevap veremem.
- I can't answer you here and now.
Şimdi katıl ve tam bir yıl boyunca ödeme yapma.
- Join now and pay nothing for a whole year.
Babam şu anda meşgul.
- My father is busy just now.
Tom şu anda burada değil.
- Tom isn't here just now.
Tom'un bu aralar ne yaptığını bilmiyorum.
- I don't know what Tom does nowadays.
Bebek diş çıkarıyor bu aralar.
- The baby is growing teeth now.
Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
- Now that you are here, you can help do the cleaning.
Tom muhtemelen Mary'nin John'un kız arkadaşı olduğunu şimdiye kadar anlamıştır.
- Tom has probably figured out by now that Mary is John's girlfriend.
Derhal konuşmayı kes.
- Stop speaking right now.
Onu derhal kontrol edeceğiz.
- We'll check on it right now.
Şu ana kadar şanslıydım.
- I have been lucky until now.
Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.
- For some reason the microphone wasn't working until now.
Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.
- Up to now I've never been abroad.
Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?
- Up to now, how many books do you think you've read?
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
O, ara sıra annesine yazar.
- He writes to his mother every now and then.
Ara sıra ondan haber alıyorum.
- I hear from him every now and then.
Bundan böyle zamanında gelmeye çalış.
- From now on, try to arrive on time.
Bundan böyle bunu senin tarzınla yapacağız.
- We'll do that your way from now on.
Babam hemen şimdi dışarı çıktı.
- Dad just now went out.
Evet, ama o hemen şimdi gitti.
- Yes, but she left just now.
Şu anda bir bira içiyorum.
- I'm drinking a beer right now.
Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?
- Are you ready to order now?
Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.
- Long skirts are out of fashion now.
Asama yanardağı şu an hareketsiz.
- Mt. Asama is now dormant.
Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin?
- Let me hear from you now and again, will you?
Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
- I meet him at school now and then.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
- It's good to put yourself in someone else's place now and then.
Arada sırada oğluna yazar.
- She writes to her son every now and then.
Eğer zamanınız varsa, ara sıra birkaç satır yaz.
- If you have time, drop me a line now and then.
Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
- Tom enjoys a glass of wine every now and then.
O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir.
- Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.
Madem ki Tom ve Mary ayrıldılar, ona çıkma teklif etmek için sorun yok.
- Now that Tom and Mary have broken up, it's probably OK to ask her out on a date.
Şimdiye kadar seni görmedim.
- I didn't see you until now.
Tom her zaman Fuji Dağı'na çıkmak istemişti fakat şimdiye kadar, bunu yapmak için zaman bulamamıştı.
- Tom had always wanted to climb Mt. Fuji, but until now, had not found the time to do so.
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
- He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
Bundan sonra, ev ödevini yapmadan önce artık TV yok.
- From now on, no more TV before you have done your homework.
Artık ne isterlerse yapabilirler.
- From now on, they can do whatever they like.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
That's enough for now, we can continue our conversation tomorrow.
I cannot be grasped in the here and now. For I reside just as much with the dead as with the unborn. Somewhat closer to the heart of creation than usual. But not nearly close enough.
Hamlet: How now! a rat? Dead, for a ducat, dead!.
I'll be coming just now.
I was talking to my friend on the phone just now.
The pudding was now ready to be served.
Now I am six.
Now, stop that Jimmy!.
We all want what is now best for our children.
I think this band's sound is very now.
Now all the children have grown up and left, the house is very quiet.
Radio 4's continuity announcer said at the end of the show: As many of you will have noticed, that edition of The Now Show wasn't very now. It was actually last week's programme. Our apologies for that..
We can play football now that the rain has stopped.
Now! Fire all we've got while the enemy is in reach!.
Now listen, we must do something about this.
countable, chiefly in phenomenology A particular instant in time, as perceived at that instant.
Call your mother now and then and let her know you care.
Alice: Now you're cooking!.
Bob: 'Now you're talking! ''.
Now, now. Don't be rude.
Now, now, there's nothing to worry about.